Tanıtım: Adım bilinmez, Eskişehir’in hareketli sokaklarında bir gezginim. Eskişehir Escort ruhuyla, bir Mayıs akşamı, şehrin gürültüsünden kaçıp doğanın kucağına sığındığımda, yağmur altında karşılaştığım gizemli bir kadınla yaşadığım unutulmaz anları paylaşıyorum. Taze yeşillikler, kuş cıvıltıları ve yağmurun romantizmi, Eskişehir’in parklarında bu anlık ama yoğun tutkuyu çerçeveledi.
Eskişehir Escort ile Yağmurun Dansı
Eskişehir’in koşuşturmacasından sonra, Mayıs’ın taze yeşillikleriyle kaplı parkta huzur buldum. Ağaçlar hışırdıyor, yumuşak toprak patikalar ayaklarımı kucaklıyordu. Kuş cıvıltıları her yanda yankılanırken, uzaktan metronun uğultusu şehir hayatını hatırlatıyordu. Porsuk Çayı’nın setine yaklaşırken hava karardı, gri bulutlar toplandı. Yağmur yaklaşıyordu, ama etraftaki insanlar yürüyüşlerine, sohbetlerine devam etti. Yağmurda ıslanmak, ormanda donmaktan kötü değildi. Geri dönmek için acelem yoktu; yağmur, doğayla birleşmek için bir fırsattı. İlk damlalar düşerken güldüm, yüzümü gökyüzüne kaldırdım. Fırtınalı karanlıkta, patikadan tepeye, arabamın park ettiği yere tırmandım. İnsanlar kaybolmuş, sadece yağmur ve ben kalmıştık.
Şimşek çaktığında, bankta oturan bir siluet gördüm: Uzun, buğday rengi saçlı, sırılsıklam beyaz sarafanlı bir kadın. Bir ayağında sandalet, diğerinde yoktu. Korkudan ya da soğuktan büzülmüştü. Yaklaşıp omzuna dokundum. “Nasılsın? Her şey yolunda mı?” dedim. Sözlerim, gök gürültüsü ve yağmurun uğultusunda kayboldu. Yüzünü çevirdi; koyu gözlerinde korku ve şaşkınlık vardı. Yağmur, yüzünün hatlarını silikleştirmişti. Elim titriyordu, bank rüzgâra ve suya açıktı. “Kalk, ağacın altına gidelim, daha az ıslanırsın,” dedim. Kelimeleri anlamadı, ama sesim ve bakışım onu ikna etti. En yakın ıhlamur ağacına yürüdük, yaprakları yağmurdan korudu. Çıplak ayağıyla aksayarak yürüyor, omzuma tutunuyordu, ben de belinden destekledim.
Eskişehir Escort ile Ağacın Altında Tutku
Onu ağacın gövdesine yasladım, kollarımı omuzlarına doladım, ısıtmaya çalıştım. Yüzü yüzümün altındaydı, koyu gözleri bana bakıyordu. Aniden, sıcak, genç bir bedenin bana bastırıldığını hissettim. Öpücük yıldırım gibiydi, dillerimiz çılgınca dans etti. Ellerim sırtında, belinde, kalçalarında gezindi, onun elleri sırtıma gömüldü, göğüsleri göğsüme bastırıldı. Soğuk ve rüzgâr kayboldu, sadece bedenlerimizin sıcaklığı kaldı. Öpüşme bitince, sağ elimi göğsüne, sol elimi kalçalarına koydum. Dolgun göğüsleri avucumu doldurdu. Sadece arzu vardı; göğüslerini, kumaşsız hissetmek istiyordum. O, kalçalarımı yoğuruyor, sert penisimi kendine bastırıyordu. Düğmelerini aceleyle açtım, sol göğsünü serbest bıraktım, meme ucunu, areolasını, kalp atışlarını hissettim. İnledi, dudaklarını öpücükle örttüm. Elleri kasıklarıma kaydı, pantolonumu açtı, penisimi kavradı.
Eteğini beline kaldırdım, külotunu indirdim, dizlerine düştü. Bacaklarını oynattı, külotu yere kaydı. Penisimi kasıklarına bastırdım, kalçalarını tuttum, göğüsleri göğsüme değdi, öpüşmemiz devam etti. Hafifçe oturdum, pelvisimi ittim, vajinasının sıcaklığını ve ıslaklığını hissettim, dibine kadar girdim. Tişörtümü çıkardı, elbisesinin askılarını indirdim, göğüslerini tamamen serbest bıraktım. Vajinası nabız gibi atıyor, penisim zevkle çırpınıyordu. İnliyor, bacaklarını bana doluyor, beni derine itiyordu. Zaman kayboldu; hareket, sıcaklık, öpücük her şeydi. Orgazm tatlı bir güçle yükseldi, içine aktı. Hazla beni kollarına, bacaklarına sıkıştırdı. Dünya, yaprakların hışırtısı, yağmurun mırıltısıyla geri döndü. Yağmur durmuş, hava kararmıştı. Ay parlıyor, yıldızlar beliriyordu. İçinden çıktım, elbisesini düzeltti, ben pantolonumu toparladım. Bankın yanında, kayıp sandaleti parlıyordu.
Eskişehir Escort ile Sessiz Veda
Onu kucağıma aldım, sandaleti ayağına taktım, kayışını bağladım. Kolumu beline doladım, omzuma yaslandı, metro istasyonuna yürüdük. Tek kelime konuşmadık; kelimeler gereksizdi. Bedenlerimizin birleştiği an, kelimelerle anlatılamazdı. Sıcak, sakin, neşeli, biraz hüzünlüydü. İstasyonun fener ışığında yüzünü gördüm; berrak, ince hatlı, altın saçlarla çerçevelenmiş, içten bir ateşle parlıyordu. Dudaklarına hafifçe dokundum, omuzlarına sarıldım, sessizce veda ettim. Öpücüğümde mutluluk, sevgi ve şefkat vardı. Başını eğdi, kapıdan süzüldü. İstasyonun derinliklerinde kayboluşunu izledim. Adını, kim olduğunu öğrenmedim. Ama Eskişehir’in parklarında, o ağacın ve bankın yanından her geçtiğimde, yağmurda o anı hatırlayıp gülümsüyorum, içim neşeyle doluyor.